Şehirde Doğayla Buluş !Daha temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak, gelecek nesillerin de daha az kirlenmiş bir dünyada yaşamasını sağlamak mümkün olabilir. Son yıllarda çevreye verdiğimiz zararı ‘karbon ayak izi’ bilinciyle takip edebilir, çevreye salınan karbondioksit miktarını hesaplayabiliriz.KARBON AYAK İZİ NEDİR?Karbon ayak izi, birincil ve ikincil ayak izi olmak üzere iki ana parçadan oluşuyor. Birincil, yani doğrudan karbon ayak izi evimizde veya ulaşımda kullandığımız fosil yakıtların kullanılması sonucu ortaya çıkıyor. Ve ortaya çıkan CO2 salınım miktarı birincil ayak izi olarak tanımlanıyor. İkincil ayak izi ise evimizde, işyerimizde kullandığımız mobilyadan yiyecek içeceğe kadar farklı türlerdeki ürünlerin imalatı ve atıkları ile ilgili ortaya çıkan yani dolaylı karbondioksit salınımının ölçüsüdür. Bu konuda örnek vermek gerekirse; evimizde, işyerimizde kullandığımız elektrik, yakıt miktarı; ulaşımda araba, uçak gibi araçları ne kadar kullandığımızla doğrudan ilişkilidir. Dolaylı olarak ise içtiğimiz sudan, tekstil ürünlerine kadar salınan karbon miktarı değişir. Şöyle ki aldığımız elbise Hindistan’dan geliyor ise bulunduğumuz şehirde üretilen giysiden çok daha fazla karbon ayak izini çevremize bırakmış oluruz.Bu konuda neler yapabiliriz?Evimizde kullandığımız enerji miktarını azaltmak, ısı izolasyonu, kullandığımız su miktarını düşürmek önemli bir katkı sunabilir. Veya alışverişimizi yaptığımız marketin yürüme mesafesinde olması, hatta marketten aldığımız ürünlerin yakın bölgelerde üretilmiş olması, bu ürünleri tercih etmemiz bırakmış olduğumuz karbon ayak izini azaltmak yönünde atılacak adımlar arasında olabilir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bunların dışında, şehir yaşamında oluşan psikolojik problemlerimizi azaltabilmek aynı zamanda biyolojik olarak sağlıklı yaşayabilmemiz için çevremizde yeşil alanları ve biyolojik çeşitliliği artırıp daha sağlıklı bir yaşam alanı oluşturabiliriz.Bunları nasıl yapabiliriz?Küçük bir balkonda yetiştirdiğimiz çiçeklerin, sebzelerin ve hatta maydanozun bile çevremize yarar sağladığını bilmeliyiz. Tohum ekerek çim alanlar oluşturmalı ya da yurtdışında örnekleri bulunan değişik türde çiçek tohumu karışımlarından oluşan ve gerekli biyoçeşitliliği bu bahçelere çekerek, arılarla, kelebeklerle, kuşlarla şehir içinde doğayla buluşularak karbon ayak izini azaltmak konusunda ciddi çalışmalar yapabilirler.Dikilen, ekilen ve oluşturulan peyzaj alanları; karbon ayak izimizi küçültme konusunda bilimsel olarak kanıtlanmış ciddi faydalar sağlıyor. Şöyle ki 10 x 10 m boyutlarındaçiçeklendirilmiş alan yaklaşık 11 kg/yılda karbondioksit bünyesinde tutuyor, buna bağlı olarak da havamızı temizliyor. Fakat burada gözden kaçan bir şeyler var. Peki, bu çiçekler nerede, nasıl, hangi şartlarda yetiştiriliyor? Çiçekler bu koşullarda yarardan çok zarar veriyor olabilir mi? Öncelikle çok kullanılan, hatta 6 ayda bir değiştirilen çim alanlara ilişkin sorularımızı soralım. Bildiğimiz gibi son yıllarda şehir park ve bahçelerinde hazır çimler yani başka bir şehirde ya da ülkede üretilip gelen rulo şeklinde çimler kullanılıyor. Peki, bu çim nasıl üretiliyor, nasıl taşınıyor, ne şekilde uygulanıyor ve bu işler için ne kadar fosil yakıt kullanılıyor? Bu çimler temizlediği havadan çok, havamızı kirletiyor mu ya da dünyayı daha fazla mı ısıtıyor? Peki, çimlerin geldiği bu tarlalardan ne kadar toprak taşınıyor, kullanılan plastik fileler nasıl ve nerelerde üretiliyor? Hatta kullanılan çiçek fideleri ve ağaçlar nerelerden geliyor? Çiçekler yetiştirilirken seralarda ne kadar yakıt kullanılıyor? Taşınırken ne kadar karbon ayak izi bırakıyorlar? Bunların bilimsel olarak araştırılması ve hesaplanması gerekiyor ki bu bitkilerin sağladığı yararlardan çok doğaya zarar mı verdiklerini bilelim.Peki, bunun için neler yapmalıyız? Küçük bir balkonda yetiştirdiğimiz çiçeklerin, sebzelerin ve hatta maydanozun bile çevremize yarar sağladığını bilmeliyiz. Çiçeklerle donattığımız balkonda, hele hele bahçemizde doğal olarak tohumdan yetiştirdiğimiz tüm bitkiler ufak da olsa yarar sağlayacaktır. Bu katkının en büyüğünü ise kamu kurumlarının yapacağı düşüncesindeyim. Nasıl mı? Tohum ekerek çim alanlar oluşturmalı ya da yurtdışında örnekleri bulunan değişik türde çiçek tohumu karışımlarından oluşan ve gerekli biyoçeşitliliği bu bahçelere çekerek, arılarla, kelebeklerle, kuşlarla ŞEHİRİ DOĞA İLE BULUŞTURARAK KARBON AYAK İZİNİ azaltmak konusunda ciddi çalışmalar yapabilirler. Bu oluşturulan doğa parçalarında kendi kendine bakan, çok sulama istemeyen, kendi besinini üreten, erozyonu önleyen bitkiler yetiştirmeli, dünya üzerindeki bitkilerin, toprağın, yılda yaklaşık yüzde 3,3 oranında karbondioksit tuttuğunu hesaplamalı ve bu oranı hızlı bir şekilde arttırmaya çalışmalıyız. Bu konuyu düşünün! İnanın sizleri çok farklı yerlere götürecek. VE BİZLER çevremize diktiğimiz her fidanla, küçücük bir tohumu doğaya bırakarak ‘KARBON AYAK İZİ’ni küçülteceğiz. En önemlisi ise çocuklarımıza tohumun yaşamın en önemli parçası olduğunu, hayatın tohumla başladığını öğretmeliyiz… DÜNYA ÜZERİNE HAYAT VERELİM….Zir. Müh. İlkay ÇORMAN